Çiftçinin toprağı karın doyurmuyor

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde "Sürdürülebilir Tarım ve Tarımda Markalaşma" temasıyla Ziraat Bankası'nın düzenlediği "Tarım Ekosistemi Buluşması"nda yaptığı konuşmada, tarımsal kredi limitlerindeki artışları açıkladı. İktidarın tarım politikalarına yönelik eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, "Ülkemizde muhalefetin 'tarım bitti' tezlerinin ne kadar içi boş tezler olduğunu rakamlarla ortaya koyduk. Türkiye, gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Eski muhalefet tarzının raf ömrünü tamamladığı görülüyor. Bunun yerine eleştirel ama daha yapıcı bir anlayışın ikame edilmesi, ülkemiz için şüphesiz daha faydalı olacaktır" ifadelerini kulandı. Erdoğan, “Tarım bitti tezlerinin içi boş” dese de AKP iktidarları döneminde tarım, geçim sağlayacak bir ekonomik faaliyet olmaktan çıktı. Kredi Kayıt Bürosu’nun 2023 yılına ilişkin tarımsal görünüm saha araştırması da üreticilerin gerçek durumunu ortaya koydu. Araştırmada tarımdan başka gelir getirici faaliyeti bulunmayan çiftçi hane halkı oranındaki düşüş dikkat çekti. 2022’de yüzde 34 olan bu oran 10 puan birden azalarak yüzde 24 olarak ölçüldü. Hanesine emekli aylığı giren çiftçi oranı ise yüzde 34’ten bu yıl yüzde 45’e yükseldi. Bu artışta 2023 Mart’ta başlayan EYT’nin etkili olduğu tahmin edildi. Ayrıca çiftçilerin yaş ortalamasındaki artışa dikkat çekildi. Araştırmaya katılan ve fiili olarak tarımsal üretim yapan çiftçilerin yaş ortalaması 53,4 olarak bulundu. Yaş ortalamasının 2021’e göre 2,3 yaş yükseldiği belirtildi. Çiftçilere hangi borçlanma kaynaklarından faydalandıkları sorulduğunda yalnızca yüzde 25’i özkaynak cevabı verirken geri kalanı borçlanarak üretimi sürdürdüğünü ifade etti. Bankalardan kredi kullanan çiftçilerin yüzde 70’i kredisini tarımsal işletme giderlerinin finansmanı, yüzde 46’sı yatırım finansmanı amacıyla kullanırken, yüzde 20’si tarımsal amaçlı olmayan ihtiyaçlar için kullandığını belirtti. Hayvan varlığındaki düşüş saha araştırmasının verilerine de yansıdı. İşletmelerde hem süt ineği hem de besi sığırı ortalaması 2020 ortalamalarına göre düştüğü belirtilen araştırmada hayvan varlığındaki azalma ile ilgili şu değerlendirmelere yer verildi: “Küçükbaş hayvancılık açısından 2021 ve 2022’ye göre düşüş olduğu söylenebilecektir. TÜİK bültenleri, 2023 yılında 2021’e göre ülkemizdeki büyükbaş sığır varlığında yüzde 8, küçükbaş varlığında ise yüzde 9 civarında düşüş olduğunu açıklamıştır. Nitekim yine TÜİK 2022’de yıllık inek sütü üretiminin yüzde 7 azalırken, sığır eti üretiminin yüzde 7 arttığını raporlamıştır. Aynı bültenlerde küçükbaş süt üretimi için yüzde 9 düşüşün karşısında küçükbaş et üretiminin yüzde 21 arttığı izlenmektedir. Bu veriler büyükbaş ve küçükbaşta daha fazla hayvanın kesime gitmiş olabileceğini, dolayısıyla işletmelerdeki hayvan sayısının azalmasının buna bağlı olabileceğini akla getirmektedir.” Çiftçiler tarafından en çok bildirilen sorun ise yüzde 97 ile girdi pahalılığı oldu. Üretim esnasında öne çıkan bir başka konu ise tarımsal işgücüne yönelik problemler oldu. Bu yılki araştırmada her 10 çiftçiden dördü işçi bulamadığını söyledi. Katılımcı çiftçilere üretim sonrasında hangi problemlerle karşılaştıkları sorulduğunda, en yüksek çıkan cevap yüzde 97 ile ‘beklediğim fiyata satamıyorum’ oldu. BAŞARISIZLIĞIN ÖYKÜSÜ ‘Tarımda Cumhurbaşkanın anlattığından farklı bir dünya var” diyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Neredeyse her hafta gidip köyde yerinde hayvancılık, çiftçilik yapanları ziyaret ediyorum. Masa başında yazılan raporlar gibi değil bizzat üretici, besici çiftçiyi yerinde dinliyorum. Cumhurbaşkanın tarımda anlattıkları bir başarı değil başarısızlığın ifadesidir. 2001 yılından beri yapılmamış tarım sayımı varlığında artan sorunlar çiftçiyi tarımdan soğutuyor. Tarımda yaş ortalaması 54 ve de kırsalda 60 ortalaması dayanmışsa gençlerin tarımdan uzaklaştığı görülecektir. Gençleri ve kadınları tarıma kazandırmanın yolu kırsala dönmeleri halinde SGK primi karşılamak başta olmak üzere gerçekçi destekler vermektir” diye konuştu. Hayvancılık yapmanın zor olduğunu belirten Gürer, “Ülkemizde uygulanan yanlış hayvancılık politikası nedeniyle yem fiyatlarındaki sürekli artışlar, özellikle küçük işletmelerde hayvancılığı zora soktu. Doğal olarak, hayvanlara verilen yemin maliyeti, üreticinin hayvanını pazara çıkardığında sattığı zaman paraya dönüşmediğinde hayvancılık bölgemizde sorunlu hale geldi.” dedi. *** Tarımı yıkımın kronolojisi  AKP iktidarı, 2000’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan neoliberal politikaları sadakatla uyguladı. Yıllar itibarıyla yıkıma giden yolda öne çıkan gelişmelerden bazıları şöyle: 2003: TEKEL’in özelleştirilmesinin önü açıldı. Önce alkol ardından da sigara bölümünün özelleştirilmesiyle 2010 yılında tamamen tasfiye edildi. 2004: Üretici Birlikleri Yasası ile Birlik üyelerinin kolektif üretim yapması engellendi. TARSİM A.Ş. kuruldu. 2005: Gübre üretimi yapan kamu işletmelerinin özelleştirilmesi tamamlandı. Gübre fiyatları tamamıyla özel sektörün eline geçti. 2006: Kamu tohum üretimi alanının dışına çıkarıldı. 2012: 16 bin köyün tüzel kişiliği bir gecede ortadan kaldırıldı. 2017: ÇAYKUR Varlık Fonu’na devredildi, bu tarihten sonra sürekli artan bir şekilde zarar etmeye başladı. 2018: Kamuya ait 10 şeker fabrikası özelleştirildi. 2019: Depo baskınları ve tanzim satışları. Gıda tedarik süreci iflas etti. 2020: Covid-19 salgını gıda zincirini kırdı. Çiftçilerin pazar erişimi sağlanamadı, tüketiciler pahalı gıda tüketmeye mecbur bırakıldı. 2021: Gıda krizi katmerlendi. Ucuz ekmek, et kuyrukları oluşmaya başladı. 2022: Gıda krizine çözüm olarak Tarım Kredi Kooperatif marketleri devreye alındı. Piyasadaki gıda fiyatları düşmedi, TKK marketleri indirimin ilk gününde 7 kat ciroya ulaştı. 2023: Meclis’e sunulan Orman Kanunu düzenlemesiyle üreticilerin üretim öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alması hükme bağlandı. Sözleşmeli üretimin zorunlu olması sağlandı. haber: birgün
Benzer Videolar