Asgari ücrete yüzde 17 zam planı…
İktidarın beceriksizliği nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılardan en çok dar gelirliler, emekliler, asgari ücretliler olmasına karşın, her alınan yeni kararda yine bu katmanların yaşam koşulları zorlaştırılıyor. Bilindiği gibi yaklaşan yeni yıl nedeniyle, asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı da konuşulmaya başlandı. Ancak önceki gün İMF'den yapılan açıklamada da, asgari ücretin hazla olmaması yönündeydi. Konuyu Evrensel'den Hilal Tok enine/boyuna irdeledi, aynı biçimde okurlarımıza sunuyoruz:
Asgari ücret görüşmeleri aralık ayında başlıyor. Ancak görüşmeler başlamadan tartışmalar, tahminler ve öngörülere dair paylaşımlar yapılmaya başlandı. Bir taraftan IMF, bir taraftan ekonomistler yeni belirlenecek asgari ücretlere dair uyarılarda ve tahminlerde bulunurken, ortaya çıkan hesaplamalar ücretleri yine baskılamak üzere kurgulanıyor.
IMF, enflasyonda yeni bir artış döngüsünü tetikleyecek ücret artışlarından kaçınılması gerektiği konusunda Türkiye’yi uyarırken, Bloomberg ekonomistleri 2025 bütçe verileri üzerinden yaptıkları hesaplamalara göre, asgari ücrete yapılacak zam oranını yüzde 17 olarak öngörüyor. Patronların bütçe planlamalarında ise beklentinin asgari ücrete yüzde 25 zam olması yönünde olduğu bildiriliyor. Ekonomistlerden IMF’ye, patronlara kadar herkes asgari ücrete dair tahmin ve uyarılarda bulunurken, Evrensel gazetesine konuşan işçiler ise asgari ücret masasını şöyle uyarıyor: “Açlık sınırının altında yaşamaktan bıktık, artık bizden değil, patronlardan kısın. Bıçak kemiği çoktan geçti artık. İktidara, patronlara gücümüzü göstermekten de çekinmeyeceğiz artık, sabrımız kalmadı.”
BAZİKİ: ÖNGÖRÜMÜZ ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 17 ZAM
Bloomberg Economics Türkiye Ekonomisti Selva Baziki, “2025 bütçe teklifi üzerinden yaptığımız hesaba göre, gelecek yıl asgari ücrete yüzde 17 oranında zam yapılacağı varsayıldığı görülüyor” diyor. Baziki bu orana teklifte yer alan gelir vergisi istisnası kaleminin, iş gücünün önümüzdeki yıl yakın geçmişte görülen artışa uyumlu bir şekilde büyüyeceği varsayımı dahilinde 2024 yılı üzerinden ima ettiği büyümeyi hesaplayarak ulaşıyor.
Yüzde 30 öngörüsüne ilişkin ise, “Fiiliyatta asgari ücret artışının hükümetin yüzde 17’lik varsayımı ile sene sonu enflasyonu beklentimiz olan yüzde 43 arasında yüzde 30 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Nitekim yakın geçmişte de ekseriyetle yıllık ortalama olmak üzere geçmiş enflasyon gerçekleşmelerine yakın ücret artışları yapılmıştı” diyor. Baziki ayrıca yıllık ortalama enflasyon seviyesinin yüzde 60’lara varan bir artışa işaret ettiğini, ama uzlaşmanın bu sene bu oranı baz almayacağını düşündüklerini ekliyor.
‘PATRONLARDAN YÜZDE 25 ZAM BEKLENTİSİ’
Öte yandan IMF Türkiye Misyon Şefi James P. Walsh, asgari ücreti işaret ederek enflasyonda yeni bir artış döngüsünü tetikleyecek ücret artışlarından kaçınılması gerektiğini söylüyor. Hürriyet’ten Noyan Doğan da köşesine, patronların hazırladığı 2025 bütçesinde asgari ücrete dair beklentilerini taşıdı. Doğan, “İşverenlerin beklentisi asgari ücrete yüzde 25 zam yapılması yönünde ki, bu da yaklaşık 21 bin 250 lira anlamına geliyor. Benim tahminim ise 2025’te asgari ücretin yüzde 45 civarında artacağı yönünde. Bu da 24 bin 650 liralara çıkması demek” dedi.
YOKSULLUK SINIRININ ALTIYLA GEÇİNMEK ZOR
Evrensel’e konuşan asgari ücretliler ise bu koşullarda geçinemediklerini belirterek, asgari ücretin insanca yaşanabilecek düzeye çıkarılmasını istiyor.
Antep’ten bir tekstil işçisi, “Fabrikatörler zarar göstererek vergiden kaçıyor. Antep’te büyük patronların çoğuna vergi affı gelmiş ya da çok az vergi ödemiş. Bunlar böyle kritik dönemde vergi vermezken, hep işçinin kursağından kesiyorlar lokmayı. ‘Enflasyonu işçi ücretleri yükseltir’ diye bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. İşçi ücretlerinin enflasyonu en fazla yüzde4-5 etkilediği pek çok kez ortaya konuldu. Enflasyonun yükselmesine sebep para babalarının gözünün doymamasıdır. Patronların önerdikleriyle, ekonomistlerin, IMF’nin ortaya koyduğu oranlarla işçinin geçinmesi mümkün değil. Benim kiram 8 bin lira. Telefon faturası 1000 lira. Diğer faturalar 3 bin. Çocukların eğitim masrafı derken hiçbir şey kalmıyor. Bugün bir haftalık sebze meyve aldım, 1400 lira verdim. Açlık sınırının altında bir ücret alıyoruz, bu öngördükleri zam oranı da yine bizi açlığa mahkum eder. İnsanca yaşayabilmemiz için en az 60 bin lira, yoksulluk sınırı civarında bir ücret lazım. Şu anki enflasyona baktığımızda o bile yetmez ama en azından biraz nefes alırız” diyor.
Daha önce yaptıkları eylemleri hatırlatan işçi, şunları söylüyor: “Daha önce eylemler yaptık, o eylemlere destek vermeyenler bile şimdi ‘Biz de varız, hakkımızı isteyelim’ diyorlar. Bıçak kemiği geçti artık. Vergiler arttı, her şeye zam… Kredi kartından bile devlet aidat kesmeye başlayacak. Bu durum işçilerin sabrını zorlayacak. İşçilerde bir patlamaya sebep olacak. İktidara, patronlara gücümüzü göstermekten de çekinmeyeceğiz artık.”
‘REFAH PAYINI KONUŞMAK LAZIM’
İstanbul’dan bir gıda işçisi de “İşçi ücretlerini masraf kalemi olarak görüyorlar. Ama işçinin ürettiği sayesinde o gelirlere sahip oluyorlar. O gelirlerin kaynağı biziz. Patronlar enflasyon arttığında dahi zarar etmiyorlar. Zarar edenler sadece ücretli işçi. Kiraların, evin masrafları ortada. Zorunlu ihtiyaçlara dahi yetmiyor alınan ücret. Benim çocuğuma bir gün harçlık veriyorsam ikinci gün parasız kalıyor. Patronların asıl kendilerinden kısması gerekiyor, bizden kısıldığı yeter. Bir tek işçiye ‘kısın’ diyorlar. Bir iş yeri iflas verip vergi istisnalarına uğruyor, işçi iflas veremiyor. O borçlardan, ödemelerden kurtulamıyor. Biz evi iki kişi geçindiremiyoruz, en zaruri ihtiyaçlara kadar kıstık. Fabrikada verilen ücret bizim hayatımıza bir fayda sağlamıyor, sürekli geriye düşüyoruz. O zaman bizim barınma, eğitim, sağlık, gıda ihtiyaçlarımız garantiye alınsın. Her sene fabrikamızın yeni işletmeleri açılıyor, yeni mağazaları açılıyor, milyonlarca dolarlık yatırımlar yapıyor. Ama biz her sene 100 bin lira daha borçlanıyoruz. Çalıştığımız halde eksiye düşüyorsak niye çalışıyoruz biz o zaman? Patronu zenginleştiriyoruz sadece. Asgari ücret belirlenmesin, asıl zenginleşebilmenin sınırı belirlensin. Asgari ücret masasında rakamdan çok refah payını konuşmak lazım, milli gelirin dağılımını, üretilen değerlerin dağıtımını konuşmamız lazım asıl olarak” dedi.