Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Günümüzde her sekiz kadından biri meme kanseri riski taşımaktadır.
Peki, meme kanseri nasıl tedavi edilir?
Güven Hastanesi Meme ve Endokrin Cerrahi Bölümünden Prof. Dr. Ali Uğur Emre, meme kanseri hakkında bilgi verdi.
Meme kanseri büyük çoğunlukla meme dokusu içerisindeki süt kanalı veya süt bezi hücrelerinden gelişen bir kanserdir.
Meme kanseri belirtisi olabilecek durumlar arasında;
Meme kanserinde asıl hedef, herhangi bir belirti vermeden önce saptanmasıdır.
Meme kanserinin en önemli nedeni, genetik mutasyon varlığıdır. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 gibi bazı genetik mutasyonları taşıyan kişilerde meme kanseri gelişim riski yüzde 80’lere kadar çıkmaktadır. Bunun dışında saptanmış genetik bir bozukluk olmasa da aile hikayesinde ardışık meme ve yumurtalık kanseri olan, erkek meme kanseri veya iki taraflı meme kanseri olan yakın akraba bireylerin varlığı da ailesel meme kanseri riskini artırır.
Yoğun meme yapısına sahip olan kadınlarda meme kanseri riski daha fazladır. Erken yaşta adet görmeye başlayıp geç yaşta menopoza girmek de meme dokularının yüksek hormon düzeylerine daha uzun süre maruz kalması sonucunu doğurduğundan meme kanseri riskini artırmaktadır. Meme kanserine neden olan bu risk faktörleri önlenemeyen etkenlerdir. Ancak, meme kanseri gelişimi riskini artıran ve önlenebilir etmenler de mevcuttur.
Meme kanseri; elle muayene, mamografi ve meme ultrasonuyla ve bazen bu tetkiklere ek olarak meme MR görüntülemesi ile tespit edilir. Muayenede saptanan anormal kitleler olabildiği gibi muayene bulguları normal olan hastalarda da sadece görüntüleme yöntemleri ile saptanan kanserler tespit edilebilir. Muayenede ele gelmeyecek boyuttaki kanserlerin büyük çoğunluğu erken evre meme kanserleridir.
Meme kanserinin değişik evreleme sistemleri olsa da en sık kullanılan TNM sınıflama sistemidir. TNM sınıflama sistemi; memedeki kanser odağının boyutu ve yaygınlığı, koltuk altındaki lenf bezlerine tümör yayılım durumu ve yoğunluğu, kanserin meme dışında başka organlara yayılma durumunu göz önüne alarak bir evreleme sistemi oluşturur. TNM’ye göre meme kanserinin 9 evresi mevcuttur. Evre 0, meme dokusuna geçmemiş, kanal içerisine sınırlı in situ kanserlerken (kanser hücrelerinin başka bölgelere dağılmaması); evre 4 ise kanser hücrelerinin kemik, akciğer, karaciğer, beyin veya göğüs duvarına yayılmasıdır.
Meme kanseri tedavisinde;
Destekleyici olarak ise fizik tedavi ve rehabilitasyon, psikiyatri/psikoloji bilim dalları da tedavi aşamasında yer alabilir.
Meme kanseri tedavisinde hastalığın evresi ve moleküler alt tipleri belirleyicidir. Meme kanserinin erken evrelerinde öncelikli olarak cerrahi planlanmakla birlikte, bazı özel hastalık tiplerinde cerrahi öncesi dönemde medikal onkoloji tarafından kemoterapi uygulanarak cerrahi bir sonraki basamağa alınabilir.
Koltuk altı lenf bezlerine tanı anında yayılım saptanan hastalarda da daha sonraki cerrahiyi kolaylaştırmak ve ameliyata bağlı komplikasyonları azaltmak için ameliyat öncesinde kemoterapi uygulanabilir. İlk tedavi olarak cerrahi yapılan hastalarda kanserin alt tiplerine göre kemoterapi veya hormon blokajı ile adjuvan tedaviler programlanır.
Meme kanserinde cerrahi tedavi seçenekleri arasında “meme koruyucu cerrahi” olarak da adlandırılan tümörün sağlam sınırla çıkarılarak memenin korunması veya “mastektomi” olarak adlandırılan memenin tamamen çıkarılması bulunmaktadır.
Mastektomi yapılan uygun hastalarda meme derisi veya meme derisi ile birlikte meme başının korunarak operasyon sırasında boşaltılan memenin silikon protezlerle tekrar oluşturulması mümkündür. Meme kanseri cerrahisinde koltuk altı lenf bezlerinin yayılım durumuna göre özel boyalar veya radyonüklid maddeler kullanılarak sentinel (bekçi) lenf bezlerinin örneklenmesi ve yayılım saptanmadığı durumlarda diğer lenf bezlerinin korunması veya koltuk altı lenf bezlerinin boşaltılması işlemi yapılabilmektedir.
Hastalığın durumuna göre gereken hastalarda ameliyat sonrası dönemde memeye ve koltuk altına radyasyon onkolojisi bölümü tarafından radyoterapi uygulaması yapılmaktadır. Meme koruyucu cerrahi yapılan hastalarda, kalan meme dokusu mutlaka radyoterapiyle ışınlanır.
Meme kanseri ne kadar erken evrede tespit edilirse tedavi o kadar başarılı olur. Erken teşhis edilen meme kanserlerinde cerrahi girişimler daha küçük boyutlarda olduğu gibi koltuk altı lenf bezi boşaltılma ihtiyacı da o kadar azalır. Bu durum hastanın tedavi şansını çok artırmakla kalmaz aynı zamanda çok daha hızlı bir şekilde günlük aktivitelerine dönme şansını da yükseltir, cerrahiye bağlı komplikasyonları azaltır.
İn situ (evre 0) aşamasında yakalanan hastalarda kemoterapi gereksinimi kalmaz. Bu şansı yakalamak ancak düzenli meme kontrollerinin yapılması ve kanserin görüntülenebilir en erken evrede yakalanmasıyla mümkün olur.
Bu nedenle kadınların;
Meme kanseri açısından kuvvetli aile hikayesi olan kadınlarda (ailesinde yoğun meme kanseri öyküsü olan) takipler daha erken yaşlarda başlatılır. Bu hastalarda meme MRG ile de değerlendirmeye gereksinim duyulabilir. Ayrıca, genetik geçişli meme kanseri ihtimali olan kadınlarda gen tarama testleri de önerilebilir.
Meme kanseri maalesef henüz önlenebilir bir hastalık değildir. Ancak erken teşhis edilebilir olması önemlidir.
Meme kanserinden koruyucu olduğu düşünülen bazı faktörler vardır.
Her sekiz kadından birinin meme kanseri riski taşıdığı günümüzde, erken teşhisin önemi oldukça yüksektir. Her ay beş dakika ayırarak kendi kendine meme muayenesi yapmak ve düzenli meme kontrollerini ihmal etmemek her kadının kendisine vermesi gereken bir değerdir.
Önlenmesi henüz mümkün olmayan meme kanseri için “Takipteyim Güvendeyim” diyelim.
YAZARLAR
17 gün önceYAZARLAR
22 Aralık 2024YAZARLAR
22 Aralık 2024ETKİNLİK
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024