admin

admin

09 Mayıs 2024 Perşembe

Mevsim geçişinde grip salgınına dikkat ediyor musunuz?

Mevsim geçişinde grip salgınına dikkat ediyor musunuz?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mevsim geçişlerinin etkisiyle birlikte artan hava değişimleri ve sıcaklık dalgalanmaları, grip gibi bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini artırıyor. Özellikle içinde bulunduğumuz dönem aralığında grip salgınları daha sık görülüyor ve bu dönemlerde hastalıklara yakalanma riski artıyor. Son dönemlerde artan hastalıklara ilişkin konuşan Fitoterapi Uzmanı Doktor Muammer Yıldız, mevsim geçişlerine değinerek, “C vitamini, propolis, zencefil gibi doğal desteklerin tüketilmesinde fayda var, özellikle önümüzdeki bir ay boyunca artan grip vakalarına karşı daha dikkatli ve özenli olmamız gerekiyor” dedi.

Fitoterapi Uzmanı Doktor Muammer Yıldız, mevsim geçişlerinde grip salgınına karşı alınması gereken önlemler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Yıldız, grip salgınlarının önlenmesi için bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin önemine dikkat çekti ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için düzenli ve dengeli beslenmenin yanı sıra, C vitamini, propolis, zencefil gibi doğal desteklerin tüketilmesinin faydalı olduğunu söyledi.

“Toplum bu konuda daha bilinçli davranmalı”

Mevsim geçişlerinde grip salgınına karşı alınacak önlemler konusunda bilinçlendirme çalışmalarının önemine değinen Doktor Yıldız, vatandaşların sağlıklı yaşam alışkanlıklarını sürdürmelerinin ve bağışıklık sistemlerini güçlendirmelerinin enfeksiyonlardan korunmada önemli olduğunu söyledi.

Bol su içmek enfeksiyonlara karşı koruyor

Sağlıklı bir beslenme düzeninin bağışıklık sistemini güçlendirmede kilit rol oynadığını vurgulayan Doktor Yıldız, mevsim geçişlerinde özellikle taze sebze ve meyvelerin bolca tüketilmesinin önemine dikkat çekti. Yıldız, “Antioksidan açısından zengin besinlerin ve bol su içmenin de enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır” dedi.

“Bilinçsiz antibiyotik kullanımı yerine bitkisel tedavi”

Mevsim geçişlerinde grip salgınına karşı bitkisel tedavilerin denenebileceğini belirten Doktor Yıldız, bilinçsiz antibiyotik kullanımından kaçınılması gerektiğini vurguladı. Yıldız, bitkisel tedavilerin, grip belirtilerinin hafifletilmesine ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olabileceğini ifade etti.

“Belirtilerin hafifletilmesinde etkili”

Doktor Yıldız, özellikle adaçayı, ekinezya çayı, kekik, atkuyruğu gibi bitkisel çayların grip belirtilerini hafifletmede etkili olduğunu söyleyerek, ıhlamur, rezene, papatya gibi bitkisel çayların da vücudu rahatlattığını ve grip sürecini daha hafif atlatmaya yardımcı olabileceğinin altını çizdi.

Devamını Oku

Hasyurt Tarım Fuarı 27. kez kapılarını açtı

Hasyurt Tarım Fuarı 27. kez kapılarını açtı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antalya/ Tarımın Sesi– Türkiye’nin ilk tarım fuarı olma özelliğini taşıyan Finike Hasyurt Tarım Fuarı, Anakent Belediyesi’nin desteğiyle 27’nci kez kapılarını açtı. Anakent Belediye Başkanı Muhittin Böcek tarımın başkenti Antalya’da tarımın daha da gelişmesi için çalıştıklarını belirtti.

Anakent Belediyesinin desteğiyle 8-10 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen 27’nci Hasyurt Tarım Fuarı törenle başladı. Finike Hasyurt Fuar Alanı içerisinde düzenlenen açılış törenine Antalya Valisi Hulusi Şahin, Anakent Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi, ATB Başkanı Ali Çandır, siyasi partilerin temsilcileri, ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar, oda başkanları, STK temsilcileri, tarım sektörü temsilcileri, çiftçiler, üreticiler ve vatandaşlar katıldı.

Tarımın Antalya, hatta Türkiye için en önemli sektörlerden biri olduğu bilinciyle hareket ettiklerini belirten Böcek, konuşmasında şunları söyledi:

Tarımın her aşamasında tüm imkanlarımızı sunuyoruz. Akıllı tarım uygulamaları, kapalı devre sulama sistemleri, sulamada enerji desteği, ekipman ve alternatif ürün destekleriyle hem üretimde verimin artmasını hem de üreticilerimizin gelirinin artmasını sağladık. Tüm bu desteklere çoğaltarak devam edeceğiz. Kumluca Beykent Hali’nde yaş sebze meyve paketleme tesisi ve ayrıca kurutma tesisini hayata geçiriyoruz. Çevre Dostu Çiftçi Kart projemizle zirai ilaç ambalaj atıkları sorununa çözüm bulduk. Sera atıklarını toplayarak çevre kirliliğinin önüne geçiyoruz.

Batı Antalya Bölgesinde hayata geçireceğimiz Kaş Gıda İhtisas Organize Sanayi, tarımın güneş enerji sistemleri ile desteklenmesi, organik fermente gübre desteği, soğuk hava depoları, Biyoçeşitlilik Gözlem Evi, tarım danışmanlığı hizmeti gibi yeni projelerimizle de bölge tarımın gelişmesi, çiftçimizin, üreticimizin kalkınması için çok daha büyük işler başaracağız.”

ANTALYA’DA TARIM HEP DEVAM EDECEK

Antalya Valisi Hulusi Şahin de 7 yıl ara verilen fuarın yeniden düzenlenmesinin son derece önemli olduğunu belirtti. Vali Şahin, “Büyükşehir Belediye Başkanımız, Finike Belediye Başkanımız ve Ticaret Borsa Başkanımıza bu fuara sahip çıktıkları için teşekkür ederim. Çiftçilerimiz olduğu müddetçe, bu coğrafya olduğu müddetçe Türkiye’de tarım Antalya’da tarım devam ettiği müddetçe bu fuar devam edecektir” dedi.

BAŞKAN GEYİKÇİ’DEN BAŞKAN BÖCEK’E TEŞEKKÜR

Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi, tarımsal üretimin ve üreticinin artan girdi maliyetleri karşısında zor günler geçirdiği bir dönemde düzenlenen Hasyurt Tarım Fuarı’nın önemine dikkat çekti. Başkan Geyikçi, 7 yıl aradan sonra fuarın yeniden düzenlenmesi konusunda öncülük eden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür ederek, “Başkanımız Muhittin Böcek üreticimize, hal esnafımıza sağolsun desteğini hiçbir zaman eksik etmiyor. Her zaman güçlerini yanımızda hissediyor, her ihtiyacımıza da cevap alıyoruz” diye konuştu.

ATB BAŞKANI ÇANDIR’DAN KAPSAMLI FUAR TALEBİ

Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali çandır da sektördeki yenilikleri, teknolojik gelişmeleri ve en son tarım uygulamaların tanıtılmasının amaçlandığı Hasyurt Tarım Fuarı’nın tarım sektöründe her alandan katılımcıya geniş bir yelpazede ürün ve hizmetleri sergileme imkânı sunduğunu belirterek, fuarın Batı Antalya’yı kapsayacak şekilde düzenlenmesi talebini iletti.

FUARI GEZDİ

Konuşmaların ardından Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi Başkan Böcek’e teşekkür plaketi verdi. Başkan Böcek de fuarın düzenlenmesinde emeği geçen paydaşlara plaket sundu. Daha sonra Hasyurt Tarım Fuarı’nın açılış kurdelesi kesildi. Başkan Böcek ve katılımcılar fuarı gezdi. Hasyurt Tarım Fuarı’nda tohum, fide, gübre ve seracılık alanında değer üreten yaklaşık 100 firma 3 gün boyunca tek çatı altında ziyaretçilerle birlikte olacak. Konusundaki uzmanlar, akademisyenler ve tüm paydaşlarla bilgi ve deneyimleri paylaşacak. Çiftçiler yeni hizmet ve ürünleri tanıyacak, tarımsal teknolojilerle tanışma ve kullandıkları ekipmanları kıyaslama fırsatı bulacak. Ayrıca yeni iş ve ticari birliktelikler kuracaklar.

Devamını Oku

“Tarım kapkaranlık bir dönemi yaşıyor”

“Tarım kapkaranlık bir dönemi yaşıyor”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ANKARA/ Tarımın Sesi– Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Ayhan Barut, Meclis’te ülke tarımının ve çiftçinin sürekli artan sorunlarına dikkat çekip çözüm önerilerini paylaştı. En az ulusal egemenlik kadar önemli gıda egemenliğine yönelik tehlikeye işaret eden Barut, “Gıda egemenliği olmayan toplumlar bağımlı hale gelir. En büyük beka sorunu tarımdaki gıda güvenliğidir. Ülke tarımını üretmeyelim, ithal edelim diyenler batırdı. Güvenli gıdaya erişim için tarımın ve çiftçinin sorunlarına çare bulalım” dedi.

Uluslararası sözleşmelerin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda çiftçilerin sorunlarıyla bitkisel ve hayvansal üretimde yaşanan konulara değinen Barut, konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal egemenlik, ülkemiz, halkımız, yarınlarımız ve bizler için hayati bir önem taşır. En az bu kadar önemli bir husus daha var ki, o da güvenli gıdaya erişim yani bir başka ifadeyle gıda egemenliğidir. Son günlerde sürekli gündeme getirilen bir beka sorunu da, aslında en büyük beka sorunu da tarımdaki gıda güvenliğidir. Çünkü gıda güvenliği olmadan bir ülkenin, bir ulusun ayakta kalma şansı yoktur. Tarım ve dolayısıyla da gıda olmadan sağlıklı bir yaşamdan da söz etmek mümkün değildir.

Bu topraklarda 101 yıl önce genç Cumhuriyetimizi kuranlar, tarım devrimine başarıyla imza attılar ancak son dönemde tarım kapkaranlık bir dönemi yaşıyor. Ülkemize, tarımımıza ve çiftçimize Adeta karabasan gibi çöktünüz. Bu yıl tarımdaki bütçeden desteklemelerin tutarı 91,5 milyar lira oldu. AKP döneminde 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre destekler, ‘Gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’inden az olamaz’ deniliyor. Buna göre zorunlu destekleme tutarının 412 milyar lira olması gerekiyordu ancak buna iktidar uymuyor. Kanuna uymayarak suç işlemeye devam ediyorlar. Desteklemeler hem yetersiz hem de anlamsız kalıyor. Desteklemeler yeterli seviyeye çıkarılmalı ve çiftçiye de peşin olarak ödenmelidir.

Türkiye’de şu anda turfanda olarak bölgenin, ülkenin en erken hasadı Çukurova’da buğday hasadı olarak başladı. Hasat zamanı aslında üreticilerin bayram günüdür ama döneminizde maalesef yirmi iki yıldır üreticilerimizin, hasat yapan üreticilerimizin kara günü oldu. Şu anda da hasat yapan üreticiler kara kara düşünüyorlar çünkü binbir emekle üretmiş oldukları buğdaylarını kaça satacaklarını bilmiyorlar. Zirai ilaçtan tohuma, gübreden mazota, elektriğe, her şeye yüzde 100’ün üzerinde zam geldi. Tarımdaki enflasyon ise yüzde 75’i geçti ama buğday için geçen yıl Toprak Mahsulleri Ofisi kiloda 8,25 lira fiyat açıklamıştı, şimdi bu maliyetlerin artışının akabinde amasız fakatsız, lakinsiz en az buğdayın 1 kilogramının fiyatının 15 lira olarak açıklanması gerekiyor. Bir somun ekmeğin bile 10 lira olduğu bir dönemde şu anda buğdayın serbest piyasadaki, borsadaki fiyatı 9 lira. Çiftçi zarar etmeyecek şekilde aradaki farkı, Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle üreticiye vermeniz gerekiyor. Üreticimizin zarar etmeden farkının karşılanması hem Toprak Mahsulleri Ofisinin hem de iktidarın görevidir. Toprak Mahsulleri Ofisi halen sessizliğini koruyor, alımla ilgili bir açıklaması ve neyi ne kadar alacağıyla ilgili bir bildirisi yok. Bizler de istiyoruz ki tarım ve çiftçilerimiz hep desteklensin, ulusal, sürdürülebilir, planlı, öngörülü tarım politikalarıyla gıda güvenliği ve egemenliği sağlansın. Eğer bu olursa hem üreticimiz kazanır hem tüketicimiz korunmuş olur.

Bu ülkede çiftçilerimizin piyasalara, bankalara, finans şirketlerine ve kamuya yaklaşık 700 milyarın üzerinde borcu var. AKP iktidarı 2002 yılında iş başına geldiğinde çiftçimizin borcu 2,5 milyar lira civarındaydı, neredeyse bu borç yirmi iki yılda 300 kat civarında artmış. AKP’nin aynı zamanda tarımdaki yanlış politikaları nedeniyle de ÇKS kayıtlarına göre döneminizde 800 bin çiftçi tarımdan uzaklaşmış ve kopartılmış. Vahim olan bir şey daha var, iktidarın bu politikaları sonunda köylerde şu anda tarım ve hayvancılıkla uğraşacak bir genç kalmadı. Çiftçiliği sürdürecek, babadan oğula geçen bir meslek olmaktan artık döneminizde çıktı. Bu da sizin rekorunuzdur.
Bakın, ‘Üretmeyelim, paramız var ki ithal ediyoruz’ anlayışıyla sürdürülen bu politikalarla AKP iktidarı tarımda egemenlik yerine bağımlılığı bile isteye seçiyor. Türkiye geçen yıl tarım, gıda ve içecek sektöründe yaklaşık 20 milyar dolarlık bir ithalat gerçekleştirdi. Geçen sene tamı tamına 10 milyon ton civarında buğday ithalatı yapıldı. Bunların arkasından yine aynı süreçte 1 milyar 678 milyon dolarla soya fasulyesine, 1 milyar 300 milyon dolarla ayçiçek yağına para ödendi. Yine, yılda ortalama 1 milyon ton pamuk ithalatına ise 2 milyar dolar para ödeniyor. Tüm AKP iktidarı döneminde, yirmi iki yıllık dönemde 85 milyon ton buğday ithalatı gerçekleştirdiniz, 25 milyar dolar parayı kendi üreticilerimizin değil yurt dışındaki üreticilerin cebine gönderdiniz. Size biz boşuna ‘Yatacak yeriniz yok’ demiyoruz. Sizi gidi ithalat sevicileri sizi. Gerçekler acıdır. Yanlışa dur denilmezse bu kara tablo çok daha büyüyecek ve kötüleşecek.

 Mutfaklarda et yerine dert kaynar durumda. Yüksek enflasyon, fahiş zamlar halkın gelir ve maaşını eritti, paramız pula döndü. Vatandaşlarımız artık kiloyla değil, gramla et almak için uzun kuyruklarda bekliyor. Daha üç ay önce 400 ila 450 liraya satılan kıymanın fiyatı şu anda 650 lirayı geçti, kuşbaşı ve pirzoladan da bahsetmiyoruz bile. Yoksul, uygun fiyatlarla sofrasına koyduğu ciğerinden paçasına, sakatatına kadar hiçbir şeyi alamaz oldu ve bunların fiyatları da aldı başını gitti. Önümüzde bir Kurban Bayramı var; Diyanet, vekâleten kurban kesim bedeli için küçükbaş hayvanlar için 11.750 liralık bir fiyat açıkladı. Şimdi buradan söylüyorum; 17 bin lira asgari ücret alan vatandaşlarımız ile 10 bin lira emekli maaşı alan, sefalet içerisinde olan, bu ücrete mahkûm edilen emeklilerin kurban kesmesi hayalin ötesine geçti. Geçtim kurban kesmesini, halkımızın sofrasına et koyması bile artık mucize sayılır. Bu zalimlik dönemi elbette bitecek çünkü yerel seçimde yaptıklarınızın hesabını soran halkımız, hiç endişeniz olmasın, yakın bir tarihte genel seçimde de sizden bunun hesabını misliyle soracak.

 Et ve süt fiyatlarıyla ilgili evrensel olarak kabul gören bir kural var: Üretici 1 litre sütle en az 1,5 kilogram yem alabilmelidir. Eğer bunu gerçekleştiriyorsa bu üretici para kazanıyor ya da bu faaliyetini sürdürebilir demektir. Ancak AKP döneminde ve şu anda 1 litre sütle ancak 700 ya da 800 gram yem alabilmektedir, bu durumda da hayvancılığın sürdürülmesi imkânsızdır. Temelde kırmızı et üretimini doğrudan etkileyen faktörlerin başında süt ve yem paritesi gelmektedir. Türkiye’de bugün, şu anda 14 lira olan sütün maliyeti aslında 17 liralara dayanmıştır. Sattığı süt ve etle hayvanını besleyemeyen çiftçimiz doğrudan hayvanlarını kesime gönderiyor, yerine yenisini koyamıyor. Meralar, otlaklar yok edilirken de yemden samana maliyetler katlanarak artıyor. Bu duruma sebep olan AKP iktidarı, tıpkı bitkisel üretimde olduğu gibi hayvansal üretimde de bilindik taktiklerini uyguluyor. Aynı taktikleri uygulayarak farklı sonuç elde etmeye çalışıyor; bunun da mümkün olmadığını görüyoruz. Bugün krizdeki tarım ve hayvancılığın kurtuluşu için, elbette ki üretici ve besicinin refahı için, halkımızın da güvenli gıda gereksinimi için üretimin ve üreticinin desteklenmesi, tüketicinin de korunması gerekiyor. Üretmeyen toplumlar bağımlı hâle gelir, egemenlikleri tehlikeye girer.”

 

Devamını Oku

Karataş’ta sürdürülebilir balıkçılığa destek

Karataş’ta sürdürülebilir balıkçılığa destek
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin enerji dönüşümüne ‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ vizyonuyla öncülük ederek enerji verimliliği ve kurumsal sosyal sorumluluklar konusunda farkındalık oluşturan Enerjisa Enerji, Karataş Belediyesi ve Karataş Su Ürünleri Kooperatifi iş birliği ile gerçekleştirdiği ‘Sürdürülebilir Balıkçılığa Destek’ projesi ile döngüsel ekonominin uçtan uca düşünülmüş bir örneğini hayata geçiriyor. Projede Karataş Belediyesi ve Karataş Su Ürünleri Kooperatifi iş birliği ile deniz ve limandan toplanan atıklar geri dönüşüme kazandırılacak, balık ağları ileri dönüşüm ile farklı ürünlerde girdi olarak kullanılacak. Üretim aşamasında kadınların istihdam edileceği bu ürünler ile birlikte hem döngüsel ekonomi ile sürdürülebilir ve çevre dostu bir ekonomi yaratılacak hem de enerjide tasarruf sağlayan Güneş enerjisi santrali kurulumu, kapasite geliştiren eğitim programları ve atık yönetimi çözümleri ile uçtan uca bir çözüm ortaya konulacak.

“Etki odaklı sürdürülebilirlik anlayışımızın bir sonucu’’

Karataş’ta sürdürülebilir bir balıkçılık ekosistemi yaratma hedefiyle yola çıktıklarının altını çizen Enerjisa Enerji Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşcıoğlu, açıklamasında şunları söyledi:

Enerjisa Enerji olarak toplumsal fayda yaratacak çalışmalarımızı sürdürülebilirlik etki odağı ile geliştiriyor ve hayata geçiriyoruz. Paydaşlarımız ile birlikte projeyi geliştirirken odağımız bölge insanı ve yerel kalkınmaydı. Bu proje ile birlikte doğaya terk edilmiş plastiklerin ileri dönüşümü sayesinde sadece çevre dostu bir fayda elde etmiyor, yeni ve döngüsel bir ekonomi de yaratıyoruz. Kadınlar için kapasite geliştiren ve gelir getirici bir faaliyet olması sebebiyle iş ve aile hayatında kadının görünürlüğünü artırmak konusunda da mutluluk duyuyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz bu projeyi etki odaklı sürdürülebilirlik anlayışımızın bir sonucu olarak görüyoruz ve yaklaşık 25 bin kişinin yaşadığı Karataş’ta ana geçim kaynağı olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için önemli bir kilometre taşıdır. Adana Karataş’ta başlayan bu yolculuk, bölgedeki balıkçılığı ve genel olarak çevre bilincini güçlendirerek daha yaşanabilir bir dünya için önemli adımlar atmamıza olanak tanıyor.

Herkes için daha iyi bir gelecek sağlamak adına konfor alanımızdan çıkıp var gücümüzle çalışmaya, sürdürülebilirlik etki alanlarımızı genişletmeye, gezegenimiz ve toplum için fayda sağlayan projeler için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.” dedi.

 

Devamını Oku

Crohn hastalığı nedir, ne yapmalı?

Crohn hastalığı nedir, ne yapmalı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Crohn Hastalığı Nedir? Nasıl Beslenmeliyiz? Nelerden Kaçınmalıyız? Uzman Diyetisyen Elif Bilgin Baş konuya ilişkin bilgiler verdi.

Beslenme, kronik bir iltihaplı bağırsak hastalığı (IBD) olan Crohn hastalığının yönetiminde çok önemli bir rol oynar. Crohn hastalığı olan kişiler sıklıkla iltihaplanma, karın ağrısı, ishal ve besin emilim bozukluğu yaşarlar. Doğru beslenme, bu rahatsızlığı olan bireylerde semptomların hafifletilmesine, iyileşmenin desteklenmesine ve genel sağlığın korunmasına yardımcı olabilir. İşte Crohn hastalığında beslenmeyle ilgili bazı temel hususlar:

Dengeli Beslenin!

Tüm besin gruplarından çeşitli gıdalar içeren dengeli bir diyet hedefleyin. Bu, temel besinleri sağlar ve beslenme eksikliklerini önlemeye yardımcı olur. Meyveler, sebzeler, yağsız proteinler, tam tahıllar ve sağlıklı yağları vurgulayın. Crohn hastalığı olan bazı bireyler, belirli diyet değişiklikleri yaparak semptomlardan kurtulabilir. Yaygın yaklaşımlar şunları içerir: Diyet lifinin azaltılması, alevlenmeler sırasında ishal ve karın ağrısının yönetilmesine yardımcı olabilir. Bu diyet fındık, tohumlar, çiğ meyve ve sebzeler gibi sindirimi daha zor olan gıdaları sınırlar. Crohn hastalığı olan birçok kişide laktoz intoleransı gelişir, bu nedenle süt ürünlerinden kaçınmak veya laktoz içermeyen alternatifleri tercih etmek gerekebilir. Yağsız et, kümes hayvanları, balık, yumurta ve bitki bazlı seçenekler (ör. tofu, baklagiller) gibi kaynaklardan yeterli miktarda protein aldığınızdan emin olun. İshal dehidrasyona yol açabileceğinden iyi hidrate kalın. Bol su için ve gerekirse oral rehidrasyon solüsyonlarını düşünün. Bireysel ihtiyaçlara ve eksikliklere bağlı olarak, sağlık uzmanınız tarafından D vitamini, B12 vitamini, demir ve kalsiyum gibi takviyeler önerilebilir.

Tetikleyici Gıdalardan Kaçının!

Crohn hastalığı ailelerde görülme eğilimindedir ve bu da genetik bir yatkınlığa işaret eder. Ailesinde hastalık öyküsü olan kişilerde hastalığın görülme riski daha yüksektir.

Semptomlarınızı kötüleştiren yiyecekleri belirleyin ve bunlardan kaçının. Bu tetikleyici gıdalar kişiden kişiye değişebilir ancak genellikle baharatlı gıdalar, yüksek yağlı gıdalar ve bazı yapay tatlandırıcıları içerir. Hem alkol hem de sigara semptomları şiddetlendirebilir ve Crohn hastalığının seyrini kötüleştirebilir. Sigaranın bırakılması ve alkol tüketiminin azaltılması önerilir. Anormal bir bağışıklık tepkisinin Crohn hastalığında önemli bir rol oynadığına inanılmaktadır. Bağışıklık sistemi yanlışlıkla sindirim sistemindeki sağlıklı hücrelere saldırarak iltihaplanmaya yol açabilir. Bazı enfeksiyonlar duyarlı bireylerde Crohn hastalığını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Stresin kendisi Crohn hastalığına neden olmasa da, semptomları kötüleştirebilir ve halihazırda hastalığı olan kişilerde alevlenmeleri tetikleyebilir.

Crohn hastalığının son derece bireysel olduğunu ve bir kişi için işe yarayanın bir başkası için işe yaramayabileceğini unutmamak önemlidir. Bu nedenle, özel ihtiyaçlarınıza ve semptomlarınıza uygun kişiselleştirilmiş bir beslenme ve tedavi planı geliştirmek için sağlık uzmanlarıyla yakın bir şekilde çalışmak çok önemlidir.

 

Devamını Oku