Ramazan BAYKUŞ
Bu değişimle, ekonomik bir sektör olan tarım en çok zarara uğrayan kesim haline gelmiştir. Her canlı yaşamak için besin tüketir. Besin tüketimi ise ancak üretmekle mümkündür. Dolayısıyla yaşamak için besin üretmek zorunludur. Bu niteliğiyle de tarım ve gıda günümüzde stratejik bir önem kazanarak yeniden ön plana geçmiştir. Gelişmeler tarımsal politikaların yeniden şekillenmelerine ve yeni iş alanlarının açılmasına neden olmuştur.
İklim değişikliklerinin ve olağanüstü doğa olaylarının önüne geçmek ebetteki mümkün görünmemektedir. Ancak oluşacak zararı en aza indirebilmek için tarımsal yatırımlar öncelik kazanmış, tarım teknolojileri hızlı bir gelişme göstererek köklü bir değişim olgusu yaratılmıştır.
Tarımsal bilgi ve tarımsal teknolojiyi üreten, tarım ürünleri dışında bu bilgi ve teknolojiyi de satan ülkeler ile ekonomik yönden gelişmiş ülkeler, tarımsal ihtiyaçlarını kendi kaynaklarından karşılamayı hedef almıştır.
Bu hedefe ulaşmak için tarımsal öğretim ve ziraat mühendisliği son yüzyılda uluslararası önem ve öncelik kazanmıştır.
Ülkeler Ziraat mühendisliğini ulusal bazdaki programlarla geliştirmek yerine, eğitimlerini uluslararası evrensel boyutta ele alarak belli bir standart düzeyin üzerine çıkartmayı amaçlamıştır.
Örneğin, Avrupa Birliği ülkeleri ile de tarımsal eğitimle ilgili işbirliğine girerek zirai öğrenim özellikle de ziraat mühendisliği eğitiminin düzenlenmesi konusunda çeşitli model ve sistemler geliştirerek birlikte hareket etmeyi tercih etmişlerdir.
Ülkemizde de zirai öğrenim ve eğitimin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda bir arayış içine girilmiştir. Bu konu şimdiye kadar pek çok bilimsel toplantılarda ele alınmış ve çeşitli görüş ve alternatifler geliştirilmiş, ardı ardına birçok değişikliklere gidilmiştir. Örneğin önceleri tarım alanlarının tümünü kapsayacak şekilde yüzeysel bilgilerle uygulanan öğrenim sisteminden vazgeçilerek derinlemesine bilgiler edindirmek için bölümlere ayrılan sisteme geçilmiştir.
Ziraat mühendisi, iklim, toprak ve insan ilişkisi, bitkisel ve hayvansal üretimle ilgili geniş bir uygulama alanında faaliyet gösterirken diğer mühendislik branşları arasında çok ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur.
Elde ettiği üstün vasıflı tohumları kullanıma sokarak olumlu üretim faktörlerini daha etkin uygulayarak hem verim artışı yaratmış hem de kaliteyi yükseltmiştir.
Tarımsal ürünlerin iç ve dış piyasa isteklerine uygun olarak işlenmesi, ambalajlanması, stoklanması ve yüksek katma değer yaratılması gibi aşamalarda ziraat mühendisleri büyük sorumluluklar üstlenmiş ve kalıcı başarılar sağlamıştır.
Örneğin iklimsel değişiklerle oluşan olağanüstü doğa olaylarının tarıma verdiği zararları en aza indirmeye çalışan toprak-su teşkilatının 23 yıllık çalışma süresince; toprak ve su muhafaza çalışmaları, ülke erozyon haritalarının çıkartılması, çorak toprakların ıslahı, teraslama, şeritsel ekimler, göletler, toprak ve gübre analizi laboratuarlarının çalışmaları, kumullarla çölleşen alanların kontrol altına alınarak tarıma açılması gibi pek çok tarımsal faaliyetler ziraat mühendislerinin katkılarıyla başarıya ulaşmıştır.
Ziraat mühendisliği geçmişte en saygın ve itibarlı bir meslek grubuydu. O dönemlerin nitelikli özelliklerine sahip, uygulamanın içinden gelen ziraat mühendislerine tarımının geleceği açısından bugün daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu doğrultuda var olan fakülte olanaklarını geliştirerek eğitim alt yapısını güçlendirmek ve bilimsel teknolojiden yararlanarak eğitim düzeyini yükseltmek için radikal değişikliklere yönelmek yerine; geleceğe yönelik ulusal politikalar olmadığı için, her iktidar değişiminde hükümetler plan ve programları göz ardı ederek, ihtiyaç olup olmadığına bakmaksızın kendi siyasi çıkarları doğrultusunda ardı ardına yeni fakülteler açmak kolaylığını sürdürmüşlerdir.
Fakültelerin eğitim, öğretim ile araştırma ve yayın faaliyetleri olmak üzere üç ana görevi dışında en önemli fonksiyonu da nitelikli mezunlar yetiştirerek verdiği diplomayla mezunlarını tarımsal üretim alanlarında iş sahibi yapmaktır.
Ne yazık ki ziraat fakültesi öğrencileri daha çok yeni açılan fakültelerde akademik ve idari kadro eksikliği yanı sıra, fiziki alt yapı yetersizliği, uygulamalı ve görsel eğitime yeterince önem verilmemesi gibi eğitim sistemindeki aksaklıklar nedeniyle, sadece ezber teorik bilgilerle mezun olmakta ve işsizler ordusuna katılmaktadır.
Eğitim ve öğretim kalitesindeki bu tür düşüşlerle değer ve itibar kaybına uğrayan mezunlar giderek mühendislik formasyonundan uzaklaşmaktadır. Bu durumu düzeltmek için var olan fakülte olanaklarını geliştirerek eğitim alt yapısını güçlendirmek ve bilimsel teknolojiden yararlanarak eğitim düzeyini yükseltmek suretiyle mühendislik formasyonunu kazandıracak değişikliklere yönelmek zorunlu hale gelmiştir.
Uygulanan klasik ve yüzeysel eğitim sisteminin ürünü olan diplomalı ziraat mühendislerinin büyük çoğunluğu ne var ki iş bulamamaktadır. Bu sistemle yetişenlerin öncelikle kamu sektöründe iş aramaları doğaldır. Ancak devletin tüm mezunlara iş vermesi, iş bulması, iş güvencesi sağlaması ebetteki beklenemez. Devlet iş kapısı olmamalıdır.
Anayasaya göre devlet imkanları ölçüsünde iş veren olmak durumundadır. Tarımsal eğitim almış diplomalı bir gencin iş sahibi olup yuva kuracağı ve yaşam tarzını güvence altına alacağı bir dönemde işsiz kalması psikolojik çöküntüye ve fiziksel sağlık sorunlarının yoğunlaşmasına yol açmaktadır. İşsiz insan kendini işe yaramayan, değersiz, güvencesini yitirmiş, kendi kaderine terk edilmiş hisseder.
İş arama süreci uzadıkça gizliden gizliye duygusal dengesi bozulmaya heyecanlanmaya, öfkelenmeye ve çevresine karşı kırıcı olmaya başlar. Günümüzde en büyük yatırım insana yapılan yatırımdır. Tarımsal üretimde en büyük sermaye ve girdi kaynağı olan ziraat mühendisi ne yazık ki israf ve heba edilmektedir.
Ziraat mühendisinin ülke tarımının geliştirilmesinde ve geleceğinde çok farklı bir yeri vardır. Tarımla işsiz ziraat mühendislerinin buluşturulmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bir bakıma ziraat mühendisi var ama iş yok, iş var ama ziraat mühendisi yok durumu ortaya çıkmaktadır.
Oysa ülkemizin mevcut tarımsal iş alanları, gelişen teknoloji ve değişen yaşam tarzları ile ortaya çıkan yeni iş alanları işsiz ziraat mühendislerini istihdam edecek kapasiteye sahiptir. İklim değişiklikleri günlük hayatımızın hemen her anında hissedilir hale geldi.
Bizler doğa şartlarında korunarak yaşarken bitkiler ve hayvanlar iklimsel değişikliklerle tarım politikalarının yeniden şekillenmesine ve yeni ürünlerle yeni iş alanlarının açılmasına yol açmaktadır.
Buna ek olarak Dünyada tarım teknolojisinin hızlı bir gelişme trendine girmiş olması tarımda köklü bir teknolojik değişim olgusunu hayata geçirerek bu yeni iş alanlarını daha da artırmaktadır.
Tarımsal üretim yöntemleri kadar ürün desenleri de önemlidir. Yeni koşullarda yetiştirilecek ürünlerin neler olacağının araştırılarak tespit edilmesi, ve buna yönelik yeni modellerin geliştirilmesi yeni iş alanları sağlanmasına yol açmaktadır. Örneğin iklimsel değişikliklerle bitki yelpazesinde çeşitli farklılıklar oluştuğundan alternatif yeni çeşit ürün arayışları giderek önem kazanmaktadır.
Yeni iş alanlarının artması ile birlikte tarımla ilgili şirket, özel kuruluş, araştırma kurumu, ve araştırmacıların sayısı da artmaktadır. Uzmanlaşmış şirket ve kuruluşlar her şeyden biraz anlar bir ziraat mühendisi değil, konusunda uzmanlaşmış, yenilikçi, donanımlı, ziraat mühendisleri talep etmektedir. İnsan kaynaklarının artık uzmanlık haline geldiği günümüzde en çok ihtiyaç duyulan iş dallarından biri de uzmanlaşmış ziraat mühendisleridir.
YAZARLAR
9 gün önceYAZARLAR
19 gün önceETKİNLİK
04 Kasım 2024GÜNDEM
04 Kasım 2024GÜNDEM
04 Kasım 2024GÜNDEM
04 Kasım 2024GÜNDEM
04 Kasım 2024