Ramazan Baykuş

Ramazan Baykuş

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Bilimin tarıma katkısı

Bilimin tarıma katkısı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ramazan BAYKUŞ

Tarım topraklarımıza baktığımız zaman dört çeşit arazimiz söz konusudur. Sıkıntımız 1. sınıf arazilerin oranı sadece ve sadece yüzde 6’dır; 2., 3. ve 4. sınıf arazilerimiz ise ağır bünyelidir, kirlidir, kireç ve PH oranları yüksektir, organik madde yapısı son derece azdır. Tarım, toprakla tohumun buluşturularak bitkisel ürün elde etme sanatıdır. Nüfusumuzu besleyebilmek için çevre ve gıdayı kirletmeden, sürdürülebilir verimlilik çerçevesinde üretim yapabilmektir. Bunun için de ilk önce arazinin ve toprağın yapısını iyi bilmemiz lazım. Ekilecek olan ürünün, fidenin tohumunu iyi belirlemek lazım. Toprak analizi yapılmadan, kullanılacak olan gübreyi kesinlikle belirlememek lazım. Suyu kullanmasını bilmemiz lazım.

Geleneksel tarımda toprağın homojen bir yapı olduğu düşünülürdü. Verim yönünden farklı potansiyellere sahip olduğu, verim potansiyeli yüksek bölgeler olduğu görüldü. Bunun üzerine tarımda özellikle bilişim sektöründeki gelişmeler, küresel konumlama sisteminin ortaya çıkması yani arazi üzerindeki konumunuzu belirleyebilme kabiliyetinin gelmesi, bütün bunlar girdilerin daha etkin kullanılması kabiliyetini ortaya çıkarttı. İlaç, tohum, sulama vs. ona göre verilecek. Hatta hasat makinesi ile hasat yapılırken örneğin bir protein sensör üzerinden geçen buğdayların proteine göre ayrılması, fiyatın buna göre arttırılması gibi teknolojiler geleneksel tarımın yerini almaya başladı..

Gelecekte su, toprak stratejik bir ürün ve yaşamsal öneme sahip olarak karşımıza çıkacaktır.

Ben şu anki hoyratça toprak katliamını neslimizin ve ülkemizin geleceği adına çok tehlikeli görüyorum.

 

Devamını Oku

Çiftçi girdi maliyetleri kısmen nasıl düşürmeli?

Çiftçi girdi maliyetleri kısmen nasıl düşürmeli?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ramazan BAYKUŞ

Sahada edindiğim tecrübeler üzerine yaptığım bu çalışmada çiftçilerin problemleri, dolayısıyla problemlerin ekonomimize ve doğamıza vermiş olduğu tahribatı göz önünde bulundurarak bir rapor hazırladım. Rapor içerisinde problemler ve kişisel fikirlerim ile saptamış olduğum çözümlerim bulunmaktadır.

1- Aşırı toprak işleme ve mazot maliyetlerinin yükselmesi:

Çiftçi maalesef ki çoğu alanda aşırı toprak işleme yaptığı için traktör kullanımı sonucu yakıt ve iş gücü maliyetleri artmaktadır. Sürekli toprak işleme toprağın yapısını da bozacak, organik maddenin kaybına neden olacak, toprak florasını bozacaktır.

Çözüm: Tarla tarımında anıza ekim yapılması, Meyvecilikte yüzeysel sürüm ve bahçe tabanında ağaçlara zarar vermeyecek yan ürünlerin yetiştirilmesi, böylece hem işçilik ve yakıttan kazanacak, yabancı ot ve erozyon ile mücadele edilecek hem de hasat dönemi dışında yan ürün hasadı yapabilecek (kış dönemi Ispanak, roka, adaçayı, nane, tıbbi aromatik bitkiler vb). Narenciye bahçelerinde yapılan çalışmalarda sürülmeyen bahçelerde verimin daha iyi olduğu saptanmıştır. Beş yılda bir sıra aralarına yapılacak patlatma (toprağın yırtarak işlenmesi) meyvecilikte yeterlidir.

2- Salma sulama, adi sulama problemleri: Sulu tarım yapılan çoğu yerde modern sulama yöntemleri yapılsa da, Bakanlığımız bu konuda destekleme vermesine rağmen yine de salma sulama yapılan alanlar vardır. Bu durum toprağın akıp gitmesine ve suyun israfına neden olur. Tek çözüm modern sulama sistemlerinin kullanılmasıdır. Modern sulama yöntemi demek suyun israf edilmemesi, gübrenin aşırı kullanılmaması, toprağın verimini kaybetmemesi ve su erozyonunun engellenmesi, tuzluluğun oluşmaması demektir.

3- Toprak Analizinin Önemi ve Doğru gübreleme ve fertigasyonun yapılması: Toprak analizi üretimin Bamtelidir, olmazsa olmazıdır. Toprak analizi olmadan gübreleme yapılması hastanın kan testi yaptırmadan ilaç kullanması gibidir. Hele ki abartılı şekilde gübre kullanılması (Dönüme 50 Kg kompoze gübre kullanımı) insanın 1 tepsi baklava yemesi gibidir. Tek yönlü gübreleme yapılması (sürekli şeker gübre kullanımı) insanın ömrü boyunca kuru ekmek yemesi gibidir. Gübre miktarının yüksek olması kabul edilebilir bir şey değildir, abartılıdır, cebe, ülke ekonomisine ve toprağa zarardır, zehirdir. Çiftçi her zaman girdi maliyetlerinin fazlalığından şikayet eder bunun en büyük nedeni üretim bilinçsizliğidir. Örneğin çiftçinin 50 dönüm yeri varsa ve dekar başına toprak analiz raporuna göre 10 Kg DAP atması gerekiyorsa toplamda 500 Kg gübre toprağın ihtiyacını görebiliyorsa fakat dönüme 50 Kg DAP atarsa bu 50 Dekar için 2500 Kg gibi bir gübre miktarı yapar. Bakın; girdi maliyeti ne kadar çok yükseldi!

Çözüm: Çiftçi toprak analizi yaptırmalı, çiftçi maliyetini düşürmek, toprağını zehirlememek ve verimini arttırmak bilinci ile analiz yaptırmalıdır. Bu da çiftçiyi eğitmekten, bunları öğretmekten geçer. Fakat anlatarak öğretmek çiftçi için yeterli gelmez çiftçinin sonucu görerek inanması gerekir.

4- Bilinçsiz İlaçlamalar: Bilinçsiz yapılan ilaçlamalar bütün doğayı perişan eder, hem insanları, hem akarsuları hem de diğer tüm faydalı canlılarıda zehirler. İlaç sektöründe çok büyük bir Pazar payı vardır, kazancı satanlar için yüksek, çiftçi için zarardır. Aynı zamanda doğanın dengesini bozar, insanı kanser yapar. Bunun yanında gölleri, yeraltı sularını ve nehirleri kirletir.

Çözüm: Sağlık bakanlığındaki gibi ilaç ve eczane mantığı mutlaka bitki koruma ürünlerinin satışı için de yapılmalıdır. Bitki koruma ürünleri bayilik sınavı çok yerinde bir karardır, kesinlikle devam ettirilmelidir, zirai ilaç uygulamaları ve tarım ilaçlarının tavsiye edilmesi kesinlikle çok ciddi bir durumdur ve bitki koruma konusunda uzmanlaşmış ziraat mühendisleri tarafından önerilmelidir. Ülkemizde örneğin 2017 yılında 40 bin ton pestisit kullanılmıştır. Birçok kaçak tarım ilacı satışı yapan yerler ayrıca bulunmaktadır. Bunların mutlaka bakanlıkça denetlenmesi, hatta ihbar hattı kurularak ihbarda bulunanlara da ödül verilmesi gerekir. Neden mi? doğa kirlendikten ve insan kanser olduktan sonra bunun geri dönüşü epey zordur da ondan. Bazı şeyler gerçekten para ile satın alınamaz. Gübrenin ve ilacın önerilen dozlarda kullanılması şarttır. Çiftçilerde bilgi eksikliği vardır ve ihtiyaçları olan bilgiye ulaşamamakta ve yönlendirilmeye gereksinim duymaktadırlar. Daha önce gerçekleştirilmiş olan 1000 köye 1000 Ziraat Mühendisi projesi ne yazık ki gereken cevabı verememiştir. Nedenine gelecek olursak göreve getirilen mühendisler ya görev yerlerine gitmemiş (gitmedikleri halde devletten maaş almış) veya yeterli donanıma sahip olamadıkları için çiftçinin güvenini kazanamamışlardır. Çiftçiler bilgiyi bayilerden almakta bu da bayinin insiyatifine bağlı kalmaktadır.

Bu göreve getirilecek teknik personelin kesinlikle saha tecrübesi olması şarttır ve kendi hakkıyla bu yetkiyi almalıdır. Köye gitmeyecek mühendis ne kendine ne de çiftçiye fayda sağlayamaz. Bayilik belgesi olmayan mühendis nasıl tarım ilacı bayiliği yapamayacaksa, tecrübesi olmayan mühendis ne yazık ki çiftçide güvensizlik oluşturur. Teorideki bilgiler çiftçiyi yönlendirmede yeterli gelmemektedir.

Çiftçiye bilgiyi sağlamak için Ziraat Fakülteleri ve Tarım İl ve/veya İlçe Müdürlükleri birlikte hareket etmelidirler. Dediğim gibi eğer eğitici kadro oluşturulacaksa bu kadrodaki teknik personelin muhakkak saha tecrübesi olması şarttır.

Devamını Oku

Çiftçi kimdir, ne yapar?

Çiftçi kimdir, ne yapar?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ramazan BAYKUŞ

Çiftçi ve çiftçilik neden önemlidir?

Farkında olunsun ya da olunmasın, değer verilse de verilmese de tüm dünyada çiftçilik yüksek saygınlığı olan meslekler arasında en ön sıralardadır. Çiftçiler sadece geçmişten devir aldığı geleneksel üretim yöntemleriyle üretimde bulunan kimseler değil, geleneksel kültür ve değerleri de muhafaza eden, yaşatan ve aynı zamanda yenilikleri takip eden, kendilerini yenilemek durumunda olan ve rakipleriyle mücadele eden girişimcilerdir. Bu nedenlerle;

  • Çiftçinin gözleri gökyüzüne, geleceğe baksa da ayakları yere basar, gerçekçidir.
  • Çiftçi hayal kursa da hayalperest değildir.
  • Çiftçi riski sever ama ailesini koruyacak kararlarda sınırları bilir.
  • Çiftçi iyilik severdir, iyi insandır, iyi sosyal psikologdur, misafirperverdir.
  • Çiftçi toprağına bağlıdır, kahramandır ve samimi bir vatanseverdir. Çünkü kaynağı topraktır, toprağa hükmeder, toprağın da kendisine hükmettiğinin farkındadır.
  • Çiftçi çevrecidir, doğru üretim tekniklerini uygular tabiatı korur.
  • Çiftçi geçmişten bugüne gelen özgün değerleri yaşayandır, yaşatandır, gelecek kuşaklara aktarandır.
  • Çiftçi iyi hesap uzmanıdır, ekonomisttir, işletmecidir, girişimcidir.
  • Çiftçi maliyeti bilir, verim ve kaliteyi bilir, çalışmayı ve çalıştırmayı bilir, kendi koşullarında alanında en verimli faaliyeti gerçekleştirir.
  • Çiftçi üretimi planlar, özenle ödemeler ve karar matris ve tablolarını oluşturur.
  • Çiftçi kararlar alır, strateji geliştirir, uygular ve sonucuna katlanır.
  • Çiftçi ustadır, zanaatkardır, sanatkardır.
  • Çiftçi annedir, babadır, çocuktur, büyükanne ve büyükbabadır, aile bütünlüğü yaşatır.
  • Çiftçi insanlığa karşı sorumluluk duyar, topluma sağlıklı ürünler sunarak insanlığa hizmet eder.
  • Çiftçi iyi tüketicidir, israf etmez, yeterince ve yeter miktarda tüketimde bulunur.
  • Çiftçi rasyoneldir, ailesinin yaşamını idame ettirmek, refahını artırmak için rasyonel sosyo-ekonomik kararlar alır.

Masanın sektörü yönetenler tarafı

Yine tüm dünyada tarım sektörü ve kırsal yaşam en önemli çalışma alanlarının başında yer almaktadır. Özellikle gelişmiş ülkeler geçmişten bugüne tarım sektörünü de genel gelişmişlik hedeflerinden ayrı tutmayarak uzun vadeli politikalar ortaya koymuşlardır. Belirledikleri programları hayata geçirerek ileri tarım tekniklerini sektöre hakim kılmak yanında aile çiftçiliğini korumak yönünde desteklemişler, uluslararası ortaklıklar kurmuşlar, anlaşmalar yapmışlar, özel girişimin önünü açarak rekabette avantaj sağlamak üzere çalışmışlardır ve halen yeni arayışlar içerisindedirler.

Birikimler göstermektedir ki;

  • Sektörü yönetenler çiftçi ve toplumun bütünün geleceği için doğru kararlar aldıklarında arzu edilen gelişmeler sağlanmıştır. Bu süreçte karar almak büyük sorumluluk gerektirir, lakin alınan kararları uygulamaya koymak daha büyük bir sorumluluk gerektirir.
  • Kararlar uygulamaya konulur; sonuç olumluysa, herkes mutludur! Lakin hüsranla sonuçlanırsa; karar vericiler ne yapar, çiftçiler ne yapar, tüketiciler ne yapar, ilgili diğer paydaşlar neler yapar? Öncelikle ilk iki sıradaki “karar vericiler ve çiftçiler” başta olmak üzere tüm paydaşlar acı çeker! Özellikle yanlış karar verenler çok daha fazla acı çeker, çekmelidir.
  • Pekala, acı yani yüksek sorumluluk duygusu çözümün anahtarı olabilir mi? Eğer çözüme yardımcı olacak şekilde karar vericileri etkiliyor ve yönlendiriyorsa, doğruyu bulmak yönünde onları koşturuyorsa anahtardır ve bu çaba anlamlıdır. Ve esasen “ne zaman karar vericiler uygulayıcılardan daha fazla acı çekerse”, o zaman hatalar minimuma düşer. O zaman “sıfır hata” hedefi gerçekleşir ve tarım sektörü tüm paydaşlarıyla birlikte gelişir.
  • Bu durumda çiftçi olmak ve çiftçilik yüksek prestijli bir meslek alanı haline gelir ve o zaman kırsal alan “yaşamak için yarışılması gereken itibarlı bir yer” haline gelir ve böylece tarım, kırsal alan, üretici topluluğu hak ettiği değeri bulur ve refah düzeyine erişir.

Sonuç olarak tarım ve çiftçilik; toplumun tamamını doğrudan etkileyen ciddi ve saygın bir iştir. Bu nedenle üreticilerin ve karar vericilerin keyfiyet ortaya koyacağı bir alan değildir. Hele romantik bakışı, ciddiyetsizliği ve sorumsuzluğu kaldırmaz.

Devamını Oku