Akuakültür, diğer bir ifadeyle su ürünleri yetiştiriciliği ticari amaçlarla sucul organizmaların kontrollü ortamlarda yetiştirilmesini içerir. Kültür balıkçılığı ise, akuakültürün bir alt koludur. Balık yetiştiriciliği, farklı tip havuzlarda (beton, toprak, fiberglas vb.) ve farklı yetiştiricilik modelleriyle insanların balık ihtiyacını karşılamak ve doğal balık popülasyonlarını korumak amacıyla sürdürülebilir bir şekilde balık üretimini artırmak için uygulanmaktadır.
Dünya üzerinde kültür balıkçılığının 4500 yıllık bir geçmişinin olduğu bilinmektedir. Ülkemizde ise balık yetiştiriciliği denemeleri ilk olarak 1970’li yılların başında tatlı su balıklarının yetiştiriciliği ile başlamış ve günümüze kadar gelmiştir (Tekelioğlu, 1993).
Kültür balıkçılığı, dünya genelinde ve ülkemizde de giderek artan öneme sahip olan bir endüstridir. Dünya nüfusu arttıkça, balık talebi de artmaktadır ve kültür balıkçılığı bu talebi karşılamaya yardımcı olur. Balık, insan tüketimine sunulmak üzere en önemli hayvansal protein kaynaklarından biridir. Ayrıca balık yetiştiriciliği ile avcılığın doğal popülasyonlara olan etkisi azaltılarak çevrenin ve doğal balık türlerinin korunmasına yardımcı olunur.
Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün son verilerine göre, 2020 yılında Dünya’da toplam su ürünleri üretimi miktarı 177 milyon ton olmuş, bu üretim miktarının 87 milyon tonu yetiştiricilik yani kültür yoluyla, 90 milyon tonu ise avcılık yoluyla elde edilmiştir (FAO, 2022). Raporda çarpıcı nokta ise, 1980’li yıllardan günümüze avcılık yoluyla elde edilen miktarın kirlilik etkenleri, doğal stokların azalması gibi bazı nedenler dolayısıyla yatay bir seyir izlediği belirtilmiştir. Yetiştiricilik yoluyla elde edilen miktar ise, her geçen gün artan bir eğilim göstermiştir. Dünya’daki bu eğilim, hemen hemen tüm ülkelerdeki su ürünleri yetiştiriciliğinin artmakta olduğu ve bu artışın kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır.
Su ürünleri yetiştiriciliği konusunda ülkemizdeki durumu değerlendirdiğimizde ise, yetiştiricilik yoluyla elde edilen üretim miktarı artışının daha hızlı olduğu görülmektedir. Özellikle son iki yılda su ürünleri yetiştiriciliği üretim miktarı avcılık yoluyla elde edilen miktarın üzerinde olmuştur (TÜİK, 2022).
Hem dünya genelinde hem de ülkemizde olduğu gibi su ürünleri yetiştiriciliğinin, özelinde kültür balıkçılığının gelişme göstermesinin nedeni, artan nüfus dolayısıyla kaliteli besin ihtiyacının karşılanması zorunluluğudur. Aynı zamanda gelecekte doğal stoklardan bu ürünlerin karşılanması yetersiz olacağı öngörülmektedir.
Tarla ve bahçe ziraatı, büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan yetiştiriciliğinin ortak amacı insanlara besin kaynağı sağlamaktır. Dolayısıyla, bizler uzun yıllar boyunca yetiştiricilikten elde ettiğimiz ürünleri besin kaynağı olarak tüketmekteyiz ve tüketmeye devam edeceğiz. Bu noktada, her yıl artan üretim miktarı ile kültür balıkçılığı da şimdiden önemli bir yer edinmiştir. Yakın gelecekte hayvansal besin kaynağı açısından vazgeçilemez bir yetiştiricilik kolu olacaktır.
Kültür balıkçılığı, çeşitli yetiştiricilik koşullarında gerçekleştirilebilir. Kapalı sistemlerde tam kontrollü koşullarda, açık denizlerde, göllerde veya nehirlerde özel kafeslerde veya karasal ortamlarda havuzlarda balık yetiştiriciliği yapılabilir. Uygulanan her yöntemde, balıkların doğal ortamlarında olduğu gibi yaşamaları için yeterli alanı ve uygun şartları bulunması gerekmektedir.
Kültür balıkçılığı, akuakültür endüstrisinde önemli bir yere sahip olduğu gibi, gıda güvenliği konusunda da önemlidir. Çünkü bu yöntemde yetiştirilen balıkların besin değerleri sürekli kontrol altındadır ve hastalık riski daha düşüktür. Buna ek olarak balıklar, gelişen teknoloji ile kaliteli besin içeriğine sahip yemlerle beslenmekte ve et kaliteleri de yüksek olmaktadır. Aynı zamanda, AB tarafından 2000’li yılların başında balık yemlerinde hormon, antibiyotik gibi katkı maddelerinin kullanımı yasaklanmıştır. Ülkemizde de önemli bir ihracat kalemi olan kültür balıkçılığında kullanılan yemlerde bu husus hemen uygulamaya konulmuştur. Dolayısıyla kaliteli yem ile kaliteli ve sağlıklı balık üretimi amaç edinilmiştir.
Özellikle vurgulamak gerekir ki, 2021 yılında 106 ülkeye ihraç ettiğimiz 239 bin ton su ürünleri ihracatımızın büyük çoğunluğu kültür balıkçılığı ile mümkün olmuştur. Bu ihracatın %55’i ise AB ülkelerine olmuştur. Buradaki önemli nokta, çok detaylı kontrol ve standartlara bağlı olan kültür balığı ihracatını hiçbir sorun olamadan her geçen gün arttırarak devam ettirmekte olduğumuzdur (Anonim, 2022).
Bilindiği üzere ülkemizde en çok yetiştiriciliği yapılan türlerin başında levrek, çipura ve alabalık gelmektedir. Aynı zamanda, son yıllarda Karadeniz alası (Salmo trutta labrax) olarak bilinen ve artık günümüzde “Türk somonu” olarak adlandırılan balık türünün üretimi de çok hızlı bir artış ivmesi göstermiştir. Bir kültür balığı olan Norveç somonuna alternatif olarak yetiştirilen Türk somonu oldukça beğeni kazanmış ve hem iç hem de dış pazarlarda yoğun talep görmüştür.
Sonuç olarak kültür balıkçılığı, tüketici taleplerine cevap verebilmek ve doğal balık popülasyonlarını korumak için önemli bir endüstridir. Aynı zamanda, tüm bitkisel ve hayvansal yetiştiricilik uygulamalarında olduğu gibi, kültür balıkçılığı da sürdürülebilir ve çevre dostu metotlarla gelecekte vazgeçilmez bir endüstri olma yolunda emin ve sağlam adımlarla yol almaktadır.
Doç. Dr. Oğuz TAŞBOZAN
Çukurova Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü/ EkinBulten
ETKİNLİK
5 gün önceGÜNDEM
5 gün önceGÜNDEM
16 gün önceGÜNDEM
17 gün önceGÜNDEM
17 gün önceGÜNDEM
17 gün önceEKONOMİ
18 gün önce